Kurucu Onursal Başkanımız Sayın Ali Nihat Gökyiğit’in ifadesiyle “özellikle son yarım yüzyılda dünyamıza hiç de iyi davranmadık! Yaşam kaynağımız olan kaynakları gelecek kaygısı duymadan, hoyratça kullandık! Nüfusumuz hızla arttı, çoğaldıkça sığmaz olduk kentlere, yeni yaşam alanları açtık, artan ihtiyaçlarımızı karşılayamaz hale geldik... Ormanları azalttık, denizleri kirlettik, canlıların yaşam alanlarını ortadan kaldırdık, yeryüzünün akciğerleri ağaçları tüketerek, çölleşmeyi hızlandırdık”

Artan nüfus ve gelişmeyle birlikte belki de en çok zararı ormanlar gördü. Odun hammaddesine olan gereksinim, doğal ormanların odun üretimi amacıyla aşırı kullanımına yol açtı.
 
Dünyada yıllık yaklaşık 4,5 milyar m3 olan odun hammaddesi ihtiyacının 3,5 milyar m3’ü doğal ormanlardan yapılan üretimle ancak karşılanabilmekte geriye kalan 1 milyar m3 ise, “endüstriyel orman plantasyonları” (plantasyon: ağaçlandırma) yoluyla sağlanmaktadır.
 
Odun hammaddesi alanında her yıl büyüyen talebe karşılık, doğal ormanların üretim gücü ve potansiyeli azalmaktadır. Giderek çoğalan odun ihtiyacının, bugün olduğu gibi yakın gelecekte de doğal ormanlardan yapılacak üretimle sağlanması mümkün olmayacaktır. Bununla birlikte dünya ölçeğinde gittikçe artan koruma anlayışı, doğal ormanlardan yapılan odun üretimini sınırlandırmaktadır. Odun hammaddesi üretiminde AB ve gelişmiş ülkelerin kullandığı sertifikasyon benzeri sistemler, pazara sunulan ürünlerin, doğal ormanlardan değil, endüstriyel ağaçlandırmalardan elde edilmesini şartı koşmaktadır. Bu nedenle; hızlı gelişen ağaç türleriyle kurulacak endüstriyel orman plantasyonlarının yaygınlaştırılması, geleceğe dönük en kalıcı çözüm olarak görülmektedir. “Ağaç tarımı” olarak da nitelendirilen “endüstriyel orman Plantasyonlarının büyüklüğü dünya ormanlarının yalnızca %5’i olmasına karşın, odun hammaddesi üretiminin %35’inin bu alanlardan gerçekleşmesi, ağaç tarımının önemini arttırmaktadır.
 
Ülkemizde ise, yılda yaklaşık 30 milyon m3 odun hammaddesi tüketilmektedir. Takriben %95 doğal ve doğala yakın ormanlarımızdan 2019 yılı itibariyle 22 milyon m3 endüstriyel odun üretimi yapılabilmişken Oluşan 8 milyon m3’lük açık, başta ithalat olmak üzere, az da olsa kavakcılık ve devlet ormanlardan yapılan usulsüz faydalanmalar yoluyla sağlanmıştır.
2030 yılına kadar ülkemizin yıllık odun hammaddesi talebinin 40 milyon m3 olacağı tahmin edilmektedir. 10 yıl sonra devlet ormanlarımızdan elde edilecek endüstriyel odun miktarında çok fazla değişiklik olmayacağı için artan odun ham maddesi ihtiyacının, ithalat yoluyla karşılanacağı aşikârdır. Elbette bu gün ithalat yapabildiğimiz ülkelerden gelecek yıllarda da odun satın alabilirsek.
 
Bu nedenle dışa bağımlı olmadan ihtiyacımız olan endüstriyel odun ham maddesini, kendi topraklarımız üzerinde kuracağımız devlet ve özel sektör endüstriyel ağaçlandırma sahalarından üretebilmemiz, hem çevresel hem de ekonomik açılardan son derece önemlidir.
 
Endüstriyel orman plantasyonları yoluyla üretimin; verimli ve karlı olması, hammadde teminini garanti altına alması, piyasa koşulları ve talebe doğrudan karşılık veren planlamaya imkân vermesi, doğal ormanlardaki kullanımı azaltarak orman-toprak-su gibi yaşam kaynaklarının korunması ve erozyonla mücadeleyi sağlaması, karbon emisyonunun azaltılması nedenleriyle, büyük önem taşımaktadır.
 
Dünya ve ülkemiz ormanlarında 80-100 yıl idare süresiyle 1 hektar orman alanında, yıllık 1-2 m3 odun artımı sağlanırken, endüstriyel orman plantasyonu ile 10-30 yıl idare süresinde 1 hektar orman alanındaki yıllık odun artımı 15-50 m3 olmaktadır!